Çınar Ağacı
Çınar ağacı: Hem gençliğinde hem de yaşlılığında hep dimdiktir ve sürekli yapraklarıyla ihtişamlıdır, kış dışında kaybetmez ihtişamını. Rüzgâr esse yerinden kıpırdamaz; yağmur yağsa eğilmez, rahmetten beslenmesini bilir… O, yalnızca Rab ol derse eğiliverir ve eğer başını, secdeye durur, rükû eyler.
Çınarın bir kere kalın gövdesi vardır ama bu gövdesini yıllara, yaşanmışlıklara borçludur; gelincik gibi ilk yağmurda eğmez başını, kırılıvermez öyle aniden. Çünkü o fırtınalara karşı durdu; yağmur ona hafif geldi… Bir baksak ormana şöyle söğütler, kestane, gürgen, palamut, sedir… Kimi ince, kiminin dalları aşağı…
Bir de çınara bakın: Kalın gövdeli, parlak yapraklı, her daim gürleyen… Baba gibidir çınar. Tüm ormanın, ovaların, kırların ve çiçeklerin babası… Biz ise babamızı yanında gelincik çiçeği… Taşıyamayız onu, heybetini, kalın gövdesini. Baktıkça bakasınız gelir. Mevsim yaz olunca ziyaretine gelir, sonra bir yıl boyunca gözü yolda kendimizi bekletiriz.
Bize bahşedilmiş olan sevgi mevsimlik olmamalıdır; merhamet ise bir kar tanesi kadar minik; olması gereken, tıpkı onların bize gösterdiği gibi sınırsız. Rahmet, merhamet, sevgi ve en önemlisi saygı baş tacı edilmelidir her daim… Böylece koca çınara saplanan sızı bizden olmalı bir başkasının sözlerinden değil. Bir kere övünmeli bizimle, her daim siz gelincikleri çınar yapmalı gözünde, büyüdükçe büyümeli gözleri ama yaş dökmemeli gözleri, içi hep gülmeli.
O, çınardır ama biz de gelincikler olarak onların çınarlarıyız. Allah’ın emaneti olan koca çınarlara mevsimlik olmayalım. Tıpkı onların gösterdiği gibi ömürlük olalım; onlar bize eziyet değil, merhamet abidesi, şeref ve övünç kaynağıdır.
Demem o ki: Onlar “Huzur (!) Evleri”’ni değil bizim minik ve nursuz evlerimizi şenlendirmeyi hak ediyorlar. Bu haklarından onları mahrum bırakmak büyük kabaklıktır. Hiç bitmeyen, bize büyük lütuf olarak verilmiş olan sevgimizi onlarla paylaşmayı ihmal etmemeli, hatta ve hatta kışın onlarla bir şömine başında uzun sohbetlere girmeliyiz. Engin bilgilerinden yararlanmalı, yol bulmalı; yazın yorulunca gölgelerine sığınmalı; bahar gelince dallarına salıncaklar kurmalıyız. Yaşlılarımızı ziyaret etmeli, onların da bir gün bizim gibi birer genç bireyler olduğunu ve bizim de onlar gibi bir gün yaşlı bireyler olacağımızın bilincinde olmalı, onlara saygıda kusuru eksik etmemeli, onlara değer vermeliyiz, şenlendirmeliyiz.
Özlem AY – DenizTopu.com
Yasal Uyarı: Yayınlanan bu kompozisyonun tüm hakları DenizTopu.com sitesine aittir. Kaynak gösterilse dahi kompozisyonun tamamı başka sitelerde kullanılamaz, yayınlanamaz. Ancak kompozisyonun bir bölümü alıntı yapılarak ve bu sayfaya aktif link verilerek kullanılabilir.